Kategori: Depresyon
-
Yanlış hayat ve kötülük
Yanlış hayat yaşamak ile kötülük arasındaki ilişki nedir? Kendi yaşamını sabote etmek ya da güçlerini yok yere harcamak, bizi neden sinirli ve vurdumduymaz yapar? Ve bu çürüme haliyle kötülük arasındaki ilişki nedir? Yaşam, gelişmeye doğru yol alamadığında nasıl kendi üzerine kilitlenir? Yasaklar, yaşanmamış arzular, geliştirilmemiş yetenekler nasıl ve neden insanın kabuslarına dönüşür? Ve bu kabuslar…
-
Yalnızlık neden aşılamaz?
Yalnızlık hepimizin gölgesi ve ruh eşi olsa da, sürekli onun ötesine bakmaya çalışıyoruz. Kurtulmak istediğimiz ne? Ve ondan kurtulduğumuzda geriye ne kalacak? Çünkü hepimiz dünyaya bir yerden bakmak zorundayız. Ve bir yerlere doğru ve birisi olarak. Tam bu noktada hiçbirimiz hiç kimseyle ve hiçbir şeyle yalnızlıktan kurtulamıyoruz. Çünkü bizi kendimizden kurtarabilecek bir güç yok. Ama…
-
Yaşamı nasıl zedeleriz?
Bazen sadece yaşamımızı darmadağın etmek isteriz. Tutkulu aşk, kumar, alkol, ayrılık, aldatma bunlar ancak bir aracı olur. Demek bu durumu yarattık ve çoktan şarampole yuvarlandık. Ve hatta durumun içine girmeyi seçtik. Seçimlerin ve bekleyişlerin içerisinden. Kronolojik zaman ve klasik mantık yaşamı anlamaya yetmez. Hatta bunların kullanımı, tam tersi sonucu doğurur: Anlamamak için araçlardır bunlar. Bunlara…
-
Kötü düşüncelerle baş edemiyorum
Bunların hakikaten sonu yok. Kıskançlığın, yalnızlığın, kendini kötü hissetmenin… Melankoli, endişe ve kaygının sonu yok… Kendimizi korumak zorundayız. Çünkü yaşam karşımızdaki olduğu kadar biziz de. Karşımızdakine iyi davranmamız gerekiyorsa kendimize de iyi davranmamız gerekiyor. Ve başkasına iyi davranamamak, kendimize iyi davranamamaktan da ileri geliyor belki. Ama başkası ne? Biz neyiz? Bu işaret ettiklerinizin bir anlamı…
-
Sevgilisi olan birisine aşık olmak istemiyorum
Sevgilisi olan birisine aşık olmuş olabilirim. Şöyle söyliyeyim: Böyle bir durumun içindeydim, içindeyim ya da içinde olacağım. Zamanı açık bırakmak istiyorum ismim açık olduğundan. Bu durumun utanılacak bir yanı olduğunu düşünmüyorum. (Mükemmel bir durum olmamakla birlikte.) Birisine aşık olmak normal bir durumsa ve her duygumuzun bir karşılığı olması zorunlu değilse, bu durumda sadece sevdiğimiz kişinin…
-
Sevdiğimizi neden ıskalarız?
İnsanın sevdiğini ıskalaması, duygusal salvolarımızla ya da romantizmin yüceliği ile ilgili değil sadece: Diyalektiğin yasaları her yerde olduğu gibi burada da işler. Birisini birisi olarak severiz ve ona erişmek isteriz. Bir çiçeği gördüğümüzde de düşünebiliriz bunu. Ama ne karşımızdaki çiçek kadar basittir, ne de biz sabit bir gözlemciyizdir. Hem sevme eylemi, hem de sevilme –…
-
Martin Eden neden intihar etti?
Jack London’un aynı isimli kitabının kahramanı Martin Eden, kabuslarından kaçar ve hayallerine yolculuk eder hikaye boyunca. Peki hikayenin sonu neden çıkışsızdır? Hayaller bizi uçurumun kıyısına da götürebilir mi? Elbette Martin Eden‘i karanlık sona yönlendiren sadece hayalgücü değildi. Umutsuz bir aşk, işçi sınıfının zorlu hayat şartları, sınıf farkının yarattığı kültürel şok, yayın dünyasının çetrefili, başarının getiremediği…
-
Nasreddin hoca ile melankoliyi yenmek
Nasreddin hoca fıkra ve hikayelerindeki tasavvuf ve mizah ögeleri melankoli ve depresyonu geriletmemiz için bize yardımcı olabilir mi? Burada sadece mizahın gücünden değil, dünyanın düzenini yadsıyan bir sufinin ironi hamlesinden de yardım alacağız. Şu klişeyi hepimiz duymuşuzdur: Nasreddin hoca hikayeleri ile güldürürken düşündürmektedir. Fakat bu nasıl bir düşünmeydi? Neyi düşünmeye, neleri sorgulamaya davet eder bizleri?…
-
Tacizcinin sevgisi ile aşığın sevgisini ne ayırır?
Bu soru tüylerimi diken diken ediyor. Tacizci burada cinsel obje haline getirdiği ötekiyi neredeyse tamamen ortadan kaldırıp kendi arzusunda yıkanırken, aşık nasıl olup da ötekine yani sevgisini yönlendirdiği kişiye ihtimam gösterebiliyor? Ve en önemli soru: Biz kendi ilişkilerimizde bu iki eğilimden hangisini takip ediyoruz? Severken, karşımızdakine aşık gibi mi davranıyoruz, yoksa tacizci gibi mi? Karşımızdakini…
-
Depresyon ve Merkezsizlik
Depresyon sevgisizlikten mi, dünyayı paylaşamamaktan mı, ona katılamamaktan mı doğuyor yoksa bunlara mı yok açıyor? Bu kötü bir soru olabilir. Bilinçli olarak kötü formül edildi belki de. Ama kötü soruları takip etmemin de bir hikmeti olabilir. Bu soruları duygusal durumum karmakarışıkken sormak çok daha zor. Birkaç kötü olay yaşadım. Ama belki de tam bu anda…
-
Meditasyon bir insanın hayatını ne kadar değiştirebilir?
Meditasyon, bir hayata en fazla ne katabilir? Bir kapı mı aralar bize, yoksa hayatımızı değiştirebilir mi? Bir beyaz yakasının hayatında meditasyon boş zaman aktivitesinden fazlası olabilir mi? Yoga ve Zen’in entertainment sektörüne dahil olduğu söylenebilir günümüzde. Kimsenin ekmeğine mani olmayalım. Ama Kadim doğu öğretisinde, meditasyon sadece spor ve zihinsel rahatlama ile sınırlı mıydı gerçekten? Bu…
-
Cinler mi insanı delirtir, delilik mi cinleri çağırır?
Kırsal kesimde zihinsel hastalık, majör depresyon ya da şizofreni benzeri ruhsal rahatsızlık geçirenlere cinler musallat olmuş diye yorum yapıldığını birkaç kere duymuştum. Bunu bizzat bir akrabamız da yaşadığında, konu üzerine düşünmeye kadar verdim. Merak ediyorum, cinlerin bu musallat olma durumundan haberleri var mıydı? Neden bu yorumu yapma gereği duymuştu ahali? Deliliğin – akıl hastalığının anormalliği…
-
Mevsimsel Depresyonla Nasıl Baş Edebiliriz?
İstanbul’da sonbaharın başlamasıyla mevsimsel depresyonla tanışıverdik. Peki gri tonlar ve soğumaya başlayan havayla peydahlanan bu hüzün hissiyle nasıl baş etmek gerek? Sonbaharı neşeyle karşılayabilir miyiz? Belki de depresyon burjuvalar için, biz mevsim değişiminde depresyona giremeyecek kadar yoğunuz diye düşünüyorsunuz. Ya da iradem son derece güçlü, mevsimler beni etkilemez diye düşünebilirsiniz. Ama aynı gökyüzü hepimizin üzerinde.…