Etiket: kaygı
-
Martin Eden’i romantik aşk mı öldürdü?
Martin Eden, romantik aşkı yitirince neden yaşama sevincini de yitirmişti? Bu soru aslında bizim yaşamımızla da iç içe: İnsan neden yaşama anlam vermek için saf bir sevginin peşine düşer? Oysa yaşamın anlamsızlığına ve boşluğuna aşinayızdır. Neden bu boşluğun ve anlamsızlığın ötesinde bir anlam aramak isteriz? İki öznenin duygulanım durumundan ve karşılaşmalarından ibaret olan romantik aşkı,…
-
Epoche nedir? Ne işe yarar?
Epoche, yani felsefeye ön-varsayımsız ve ön-yargısız başlangıç, felsefenin ve düşüncenin en önemli sıfır noktalarından birisi. Her felsefeci, düşünmeye yeni bir jest ve ivme kattığından, doğal olarak bir başlangıç noktası önerir. Bu noktanın tespiti önemlidir, çünkü düşünmeye nasıl başlayacağımız yolculuğumuzu ister istemez etkiler. Epoche, bizi günlük varsayım ve kabullerimizden nasıl özgürleştirir? Neden gündelik olanı aşmak zorunda…
-
Elime Tutun (Aslı Biçen) ve Fırtına-yaşam
Elime Tutun, çevirmen ve yazar Aslı Biçen‘in yoğun ve çarpıcı anlatısı. Kitap çapraşıklığına, çok katmanlı olmasına ve muğlaklığına rağmen okuyucuyu sürüklemeyi başarıyor. Tabii okuyucuyu duygusal ve psikolojik bir karmaşaya itmeyi de ihmal etmeden. Bu yüzden kitabı fırtına metaforu ile birlikte düşünmek istiyorum.
-
Kahrozat / Damnation (1988) ve Hayvanlaşmak
Kahrozat / Damnation (1988), Bela Tarr‘ın insan olmanın sınırlarını sorguladığı şiirsel filmlerinden birisi. İnsan kendi sınırlarını zorladığında nelere dönüşebilir? Sınır durumlar K. Jaspers‘in söylediği gibi insanın kendisini sınadığı ve araştırdığı durumlar mıdır, yoksa insan olmaktan çıkmaya başladığımız durumlar mı? Kaygı bizi kendimizden uzaklaştırır mı yoksa yaklaştırır mı?
-
Tacizcinin sevgisi ile aşığın sevgisini ne ayırır?
Bu soru tüylerimi diken diken ediyor. Tacizci burada cinsel obje haline getirdiği ötekiyi neredeyse tamamen ortadan kaldırıp kendi arzusunda yıkanırken, aşık nasıl olup da ötekine yani sevgisini yönlendirdiği kişiye ihtimam gösterebiliyor? Ve en önemli soru: Biz kendi ilişkilerimizde bu iki eğilimden hangisini takip ediyoruz? Severken, karşımızdakine aşık gibi mi davranıyoruz, yoksa tacizci gibi mi? Karşımızdakini…
-
Endişe ve Zen Budizmi: Kim’in korkularını yaşıyoruz?
Endişeler ve depresyon nüksettiğinde, bu durumu sakince kabul edip kaynaklarını Zen Budizmi ile sorgulamamız mümkün olabilir mi? Zen bilgeliği bize daha sakin bir zihin ve ruh sağlar mı? Sadece kendimizin değil, başkalarının ve toplumun endişelerini de yaşıyor olabilir miyiz? Toplumsal statüye ilişkin kaygılar bizi içinden çıkılmaz bir labirentemi sokuyor? Öyleyse bu durumdan nasıl kurtulacağız? Eğer…
-
Sartre’ın Kavşağı: Özgürleşmek ya da nesneleşmek
Kaygı, Sartre‘da insan yaşamını felce uğratan özel bir durumdur. Kişi bu felce yakalandığında iki seçeneği vardır: Özgürlüğün cehennemini kabullenerek hiçlikle yüzleşmek ya da uykuya dalarak bir nesne gibi var olmayı seçmek. Bu kavşağın tehlikesi, özgürleşmek ya da nesneleşmek arasında tercih yapma zorunluluğudur. İnsan hangi seçimi yaparsa yapsın bu cehennemden kurtulamaz. Bu yazıda, Sartre’ın ortaya koyduğu…
-
Heidegger, kaygı ve depresyon üzerine
Kaygı, depresyonu yenmemiz ya da en azından onu kabullenmemiz için bize bir fırsat sunabilir mi? Endişenin dokunuşu, yaşamın değerini anlamamız için bize hangi fırsatları sunar? Heidegger’in kaygı kavramına atfettiği rolü anladığımızda, depresyonun ve melankolinin sadece bir hastalık değil, aynı zamanda bir fırsat ve imkan da olduğunu görürüz. Psikolojik rahatsızlıkları küçümsemek ya da olumlamak değil amacımız,…