Kategori: Film
-
Star Wars I-II-III ve totaliter siyaset
Star Wars’ın totaliterliğe yenilen demokrasisi üzerinden, günümüz politikası üzerine ne düşünebiliriz? Totaliter rejimler ve günümüz Türkiyesi ile bu hikaye arasında benzerlikler bulacak miyiz? Bu sorular verimli bir tartışma sağlayabilir mi? Star Wars filminde, politika önemli bir etkendir. Özellikle Star Wars serisinin ilk üç filminde, totoliterleşen bir rejimin gelişimini görürüz. Sith Lordu gizli emellerini Jedi’lardan ve…
-
Kurak Günler: Bir gerilim filmi olarak Türkiye
Kurak Günler, son yirmi yılın en sert filmlerinden bir tanesi ve bunlar içerisinde Türkiye’yi en iyi anlatanı. Türk sinemasının geldiği nokta itibariyle en olgun meyvesi ve yeni sinema akımının ne kadar verimli bir havza yarattığının da kanıtı. Emin Alper’in bu filmle hem Türk sineması hem de kendi sineması için önemli bir sıçrayış yarattığını düşünüyorum. Ama…
-
Küçük anlatı neden tehlikelidir?
Küçük anlatının tehlikesi hakkında ne düşünmeliyiz? Büyük hikayeler / üst anlatılar bizi başka bir evrene çağırıyorlar. Bu hikayeleri çağımızda dayatıcı, uzun ve ağdalı buluyoruz. Peki ya küçük anlatılar, yani gerçeklikle iç içe geçmiş fanteziler daha büyüleyici ve yanıltıcı ise?
-
Zeki Demirkubuz’un Kader’i ne anlatıyor?
‘Herkesin inandığı bir şey vardır bu dünyada’ ve Bekir bunun peşinden koşmayı asla bırakamayanlardandır. Hikaye, Demirkubuz’un Masumiyet‘inde anlattığı hikayenin bir parçasıdır. Masumiyet‘te Uğur’un aşığı olan ve Haluk Bilginer’in oynadığı Bekir; hikaye örülürken intihar eder ve onun temsil etiği saflığı Zagor’un kızı ve Musa sürdürür. Kader‘de ise Bekir’in gençliğini; Uğurla tanışmasını ve hayatının sürüklenişini izleriz.
-
Bekçileri Kralı: Biz neden adam olmayız?
Bekçiler Kralı, sıradan bir zabıtanın ancak sıradan olmayan bir ülkenin hikayesini anlatır: Görevine başlayan bekçi Şaban, isim benzerliği dolayısıyla bakanın akrabası sanılır ve baş tacı edilir. Ancak haddini bilmeyen bir haşmetlidir bu: zabıta köşeyi dönmenin değil, hakikatin peşindedir. Fakat yanlış bir dünyada hakikatin peşine düşmek, ancak trajedi ya da komedi üretir. Çünkü Adorno’nun söylediği gibi,…
-
Satantango anı nasıl sonsuzca genişletiyor?
Bela Tarr‘ın 7 saatlik filmi Satantango, bir köy ahalisinin içinde oldukları mekan, zaman ve toplumdan uzaklaşma ve birbirlerinden kurtulma çabalarını anlatıyor. Tabii ki bunu başaramıyorlar: Kurtulamaya çalıştıkları bataklık, onlar debelendikçe onları içine çekiyor. Çünkü bazı insanlar, kaçmaktan başka çare bulamazlar, kaçmak arkalarındakini de önlerindekini de daha kötü hale getirse bile.
-
Kahrozat / Damnation (1988) ve Hayvanlaşmak
Kahrozat / Damnation (1988), Bela Tarr‘ın insan olmanın sınırlarını sorguladığı şiirsel filmlerinden birisi. İnsan kendi sınırlarını zorladığında nelere dönüşebilir? Sınır durumlar K. Jaspers‘in söylediği gibi insanın kendisini sınadığı ve araştırdığı durumlar mıdır, yoksa insan olmaktan çıkmaya başladığımız durumlar mı? Kaygı bizi kendimizden uzaklaştırır mı yoksa yaklaştırır mı?
-
İstanbul’da fırlayan kiralar ve Kemal Sunal’ın Gülen Adam’ı
Hızla yükselen kiraların yarattığı hususi sinir bozukluğu, Kemal Sunal’ın Gülen Adam‘ının (1990) kara mizahıyla birleşince hangi delilik seviyesine ulaşacağız? Kemal Sunal’ın Gülen Adam‘ı bir türlü gülmesine mani olamayan bir vatandaşın garip hikayesini anlatır. Günümüzde gündemimize gelmesinin sebebi ise filmdeki aşıkların gecekondularını yıkmak isteyen zabıtalar ile köşe kapmaca oynamalarıdır: Tabii salyangoz gibi sırtlandıkları evleriyle birlikte 🙂…
-
Yılmaz Güney’in ‘Umut’undan Kemal Sunal’ın ‘Düttürü Dünyası’na: Gerçeklik ve yoksulluk
Umut ve Düttürü Dünya filmlerinin, gerçeklik algısının politik yönü açısından çok öğretici olduklarını düşünüyorum. Bu iki filmi birlikte okumak, psiko-politik açıdan bize pek çok ufuk açabilir. Yılmaz Güney‘in ‘Umut‘u, fakirliğin ve sınıfsal açmazların gerçekliğin kavranışını nasıl çarpıtabildiğinin iyi bir örneğidir. Cabbar tüm umutları tükendiğinde, çareyi definecilikte arar. Umut‘u izlerken, tüm çareler tükendiğinde ve gerçekliğe tahammül…
-
Abuk Sabuk 1 Film (Kemal Sunal) ve Hüzün
Abuk Sabuk 1 Film, Kemal Sunal‘ın son dönem filmlerinin en dramatiklerinden. Filmde hüznün ve mizahın iç içe geçmesi, bu iki duygusal hamlenin de gücünü arttırıyor. Hüznün ve depresyonun izini Kemal Sunal filmlerinde sürmeye devam edeceğiz. Çünkü son dönem Kemal Sunal filmlerinin hüzünlü ve dramatik filmler olduklarını düşünüyorum. Bu filmlerin çoğu başarısız melodramlar olsa da, kara…
-
Kemal Sunal’ın ‘Öğretmen’i nasıl delirir?
Bir Kemal Sunal filmi olan ‘Öğretmen’in depresyonla ne ilgisi olabilir? Kemal Sunal‘ın son dönem filmlerinin hüzünlü ve realist havasının, mizah duygusuyla birleşmesiyle çok duygulu ve güçlü hale geldiğini düşünüyorum. Çünkü filmin mizah duygusunun hüznünü, hüznünün mizah duygusunu güçlendiriyor.